Anadolu Hastaneleri

"Her şey sağlığınız için"

Anadolu Hastaneleri
Anadolu Hastaneleri
Anadolu Hastaneleri
Anasayfa Sağlık Rehberi Alerji ve Astım Tanı ve Tedavi Yöntemleri
Anadolu Hastaneleri
Anadolu Hastaneleri
Alerji ve Astım Tanı ve Tedavi Yöntemleri
Prof. Dr. Hasan KAYNAR
Silivri Anadolu Hastanesi
f
Anadolu Hastaneleri Anadolu Hastaneleri Anadolu Hastaneleri Anadolu Hastaneleri

 ALERJİ VE ASTIM TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Dünya Sağlık Örgütü  raporlarına göre Dünya nüfusunun %20’si alerjik hastalıklardan etkilenmektedir.

İnsanoğlunu mikroplara karşı koruyan bağışıklık sistemi, aynı zamanda hayat kalitesini azaltan ve bazı durumlarda erken ölüm sebebi olan alerjiye de neden olabilmektedir. İmmunoglobulin E(İGE) normalde vücudu parazitlere karşı korurken, bazen hava yolu kaynaklı polen, akar, küf, hayvanlar ve gıda kaynaklı alerjen maruziyeti sonrası histamin ve diğer kimyasal mediatorlerin  salınımına neden olabilmektedir. Aşırı duyarlılık ve artmış maruziyet, astım, rinit,  egzama ve Ürtiker gibi alerjik hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Erken tanı, gelecekte ortaya çıkabilecek alerjik duyarlanma ve alerjik hastalıkların engellenmesinde ve bu hastalıkların tedavi ile kontrollerinde önem arz etmektedir

Alerjen-spesifik IgE antikor ölçümleri veya deri prick testleri, alerjik hastalıkların tanısında ilk yapılan işlemlerdir.

 

Alerji; göğüs hastalıkları ile ilişkili hastalıklarda sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle tanısı, birçok hastalığın  tedavisi ve kontrolünde önem taşımaktadır. Alerjik hastalığı olan bu hastalar atopik olarak nitelendirilir. Bahsedilen bu atopi; kişisel ve ailesel yatkınlık ile birlikte, çocukluktan erişkinliğe yaşamın herhangi bir döneminde, alerjen maruziyetine yanıt olarak ortaya cıkan duyarlanma ve IgE antikor üretimidir.

Alerji tanısında dikkat edilmesi gereken birçok önemli nokta vardır. Alınacak öyküde, alerjen maruziyeti ile ilişkili semptom ve semptom komplekslerinin belirlenip, alerjiye özgü belirtilere dikkat edilerek yapılan fiziki muayene önem taşır. Kliniği alerjik hastalık ile uyumlu hastalarda, deri testleri ve spesifik IgE gibi doğrulayıcı tanısal testlere ihtiyaç vardır.

Hastadan öykü alınırken semptom sıklığı ve sürekliliği de sorulmalıdır. İklim, koku, nem, alkol gibi çevresel faktörlere olan yanıtı değerlendirilmeli, hastanın mesleki öyküsü ve hobileri araştırılmalıdır. Ev, iş ve çevresinde maruz kalabileceği alerjen ve irritanlar tanımlanmalıdır. Aldığı tüm tedavilerin etkinliği, hasta kompliyansı ve ilaç yan etkileri tetkik edilmelidir. Enjeksiyon, oral yol veya inhalasyonla alınan alerjen sonrası deri, göz, burun, solunum, gastrointestinal ve kardiyovaskuler sistem ile ilgili semptom sorgulaması yapılmalıdır

Alerjik hastalıklara neden olan antijenler “alerjen” olarak nitelendirilir. Bunlar, 5-100 kilodalton molekul ağırlığında olan glikoprotein yapıda bileşiklerdir. Polenler ve dış ortam kufleri, primer ev dışı aeroalerjenleri, ev tozu akarları (Dermatophagoides pteronyssinus, Dermatophagoides farinae), kedi, kopek, hamam boceği, fare, küfler (Alternaria, Aspergillus, Cladosporiumve Penicillium),  primer ev içi aeroalerjenlerini, ilaçlar, yabani otlar, çimen, latex  ve birçok nedenler oluşturur.

Deri prick testleri; alerji tanısında ve klinik öykünün desteklenmesinde doğrulayıcı olarak kullanılmaktadır. Bu test, alerjene karşı deride gelişen IgE yanıtını gostermektedir. Görsel olarak tespit edilen alerjen duyarlılığı, ayrıca hastada tedavi için görsel bir motivasyon sağlar. Ancak gebelere, alerji ilacını test öncesi bırakamayacak kadar alerjik şikayetleri olanlara, dermatografizmi olanlara, uygulanacak cilt bölgesinde yaralar ve izleri olanlar ile son 1 hafta içinde uzun etkili, son 3 gün içinde kısa etkili antihistamin ilaç alan hastalara deri testi uygulanamaz.

Deri prick testleri uygulaması kolay, ancak nadiren sistemik reaksiyonlara neden olan testlerdendir. Test için solunum yolu veya besin alerjen solusyonları, önkolun iç kısmına minimum 2 cm aralıkla damlatılır ve lanset ile kanatılmadan cilt altına girmesi sağlanır. Hastanın kendine özgü deri duyarlılığını saptamak amacı ile aynı zamanda pozitif ve negatif olmak üzere iki de kontrol testi uygulanır. Derinin reaksiyonu 15 dakika sonra cetvel ile okunur. Test yapılan yerde endurasyonun olması, testin pozitif olduğunu gösterir.

HASTALARADA SİSTEMELERE GÖRE OLUŞAN BULGULAR

Deri: Kaşıntı, döküntü, şişlik, kızarıklık Göz: Kaşıntı, sulanma, kızarıklık, çapaklanma. Burun: Akıntı, kaşıntı, konjesyon, hapşırık. Solunum sistemi: öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma, hırıltılı solunum, wheezing Gastrointestinal: Bulantı, kusma, şişkinlik, ishal. Kardiyovaskuler sistem: Anaflaksi, senkop, bayılma, ölüm olduğunu gostermektedir.

Deri testleri yetersiz olduğunda, “provokasyon testleri” alerji tanısında yardımcı testler olarak kullanılabilir. Başlıca hangi alerjenin sorumlu alerjen olduğunu belirlemek için şikayetleri başlattığı düşünülen alerjenlerin giderek artan dozlarda buruna uygulanması ile gerçekleştirilen bir testtir. Bu uygulama burun damlası veya burun spreyi şeklinde ya da alerjenler kağıt disklere emdirilerek yapılır. Alerjen uygulamasını takiben, nezle şikayetlerinin gelişip gelişmediği gözlenip, belirli aralıklar ile son doza ulaşıncaya kadar giderek alerjen dozu yükseltilir. Besin alerjenleri ile provokasyon testleri tıbbi öykü ve tanıya yönelik tetkiklerle, besinlere bağlı alerji/reaksiyon düşünülen hastalarda, sorumlu gıda ya da gıdaları tespit ederek, tedaviye yon vermek amacıyla uygulanır. Test uygulanacak hastaya 5-7 gün öncesinde sorumlu olduğu düşünülen besinleri içermeyen bir diyet verilir. Daha objektif ve doğru sonuçlar elde etmek için test edilecek besinler, belli zaman aralıklarıyla küçük dozlardan başlayarak giderek artan dozlarda ağız yoluyla verilir. Besine bağlı hastalığın türüne göre değişir: Uygulama yapılan gün ya da izleyen hafta içinde sonuçlar yorumlanır.

Astımda, bazı dış uyaranlara maruziyette nefes darlığı veya oksuruk olabilir. Bu duruma, hava yollarının (bronşların) fazla(aşırı) cevaplılık durumu neden olur. Bronş provokasyon testi en düşük dozda test maddesiile başlanacaktır. Belirli aralıklar ile FEV1 ölçümü tekrarlanarak, nefeste daralma ve hırıltı ile oksuruk gelişimi yönündenhasta takip edilir. Herhangi bir doz sonrası FEV1 ölçümüzde%20 ve üzerinde bir düşme olmuşsa veya nefeste daralma,hırıltılı ya da öksürük gelişmişse test sonucu “pozitif” kabul edilecektir. Tıbbi öykü de uyumlu ise astım düşünülecektir.

ASTIM

Astım hava yollarının yaygın ve geriye dönüşümlü olarak daralması sonucu ortaya çıkan öksürük, nefes darlığı, hırıltılı hışıltılı solunum ve göğüste sıkışma hissi ile seyreden kronik bir hastalıktır. Bu kronik hava yolu inflamasyonu ile seyreden ve dönem dönem ataklar yapan bir hastalıktır. Kronik inflamasyon yapısal değişiklikler yapar. Bunun sonucunda sağlıklı kişileri etkilemeyecek olan küçük uyarılarda bile akciğerlerde daralma olur ve belirtiler ortaya çıkar.

Astımlı hastaların sigara kokusu, parfüm kokusu,  sigara dumanı, gibi nedenlerle semptomların ortaya çıkması bronş aşırı duyarlılığını gösterir. Hava yolarının daralması hastada öksürük, nefes darlığı, hırıltılı veya hışıltılı solunum ve göğüste sıkışma hissi olur. Bu nefes dralığı değişik derecelerde olup genellikle geri dönüşümlüdür ve kendiliğinde veya tedaviyle düzelir.

Astım 3 özellikle karakterizedir. Kronik hava yolu inflamasyonu, bronş aşırı duyarlılığı, yaygın hava yolu daralması(obstrüksiyonu)dur.

Risk faktörleri içinde genetik ve çevresel nedenler vardır. Genetik geçiş vardır. Genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel faktörler hastalığı ortaya çıkarır. Solunum yolu ile alınan allerjenler hastalığı tetiklemeye başlar. Bu tekrarlandıkça risk artar.  Bu tetikleyiciler en sık ev tozu akarları( halıda yaşayan küçük canlılar),  evde beslenen kedi köpek muhabbet kuşu güvercin papağan, hamamböceği, evde nemli bölgelerde oluşan mantar sporları, bahara ayında daha çok olan polenler, parfüm ve yemek kokusu, sigara, viral enfeksiyonlar  ve çok farklı nedenlerle tetiklenebilir. 

Viral enfeksiyonlar olduktan sonra göğüse iniyorsa astım olasılığı yüksektir.

Özellikle aspirin astımlı hastaları ciddi şekilde hastalığını tetikler. Bu nedenle astımlı hastalar aspirin ve ağrı kesiciler konusunda çok dikkatli olmalılar. Ağrı kesicilerin  iğne şeklinde yapılması ölümlere sebep olabilir.

Gastroözafagial reflü önemli bir astım tetikleme sebebidir.

Astım teşhisinde muayenede solunum sesleri hırıltılı duyulur. Akciğer filmi diğer hastalıklarda ayırıcı tanıda yardımcıdır. Solunum fonksiyon testi(SFT) tanı koydurucudur.  SFT’de daralma görülmesi astım düşündürür.  SFT’de reversilite testi tanıyı güçlendirir. Diğer tanı yöntemleri kanda ve balgamda eozinofili varmı ve İGE bakılır.

Tedavide hastanın alerjenlerden uzaklaştırılması, sigara içmemesi, mesleksel nedenler varsa değiştirmesi uygundur.  Astım ilaçlarının  genellikle nefes yoluyla kullanılması tercih edilir. Bu ilaç dozunun düşük olmasına ve yan etkilerinin az olmasını sağlar. Astım tedavisinde düzenli tedavi esastır ara verildiğinde yada düzensiz kullanıldığında daha ağır şekilde yeniden başalar.   Uzun süreli ataksız seyreden hastalar ilaçları kesilerek takibe alınabilir. 

 

 

ANAFLAKSİ  En              

Anaflaksi alerjinin en kötü sonuçlanan bir reaksiyonudur. Anafilaksi, yaşamı tehdit eden sistemik bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Tüm hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özellikle de acil servis çalışanlarının anafilaksiyi tanımaları ve nasıl tedavi edilmesi gerektiğini bilmeleri hayat kurtarıcıdır. Ülkemizde erişkinlerde en sık anafilaksi nedeni ilaçlardır. En çok bilineni penisilin anaflaksisisdir. Bazı hastalarda penisilin testi yaparken bile oluşabilir. Bunu sırasıyla arı zehiri, gıda, lateks izlemektedir. Klinik tutulan organ sistemine göre değişmektedir. En çok etkilenen organlar sırasıyla cilt, kardiyovasküler sistem ve solunum sistemidir. Bulantı ve kusma da anafilaksi ile ilişkili olabilir.

Diğer Yazılar